İFLAS DAVALARININ KAMU DÜZENİ İLE İLGİLİ OLDUĞU VE TARAFLARIN SERBEST TASARRUFUNA TERK EDİLEMEYECEĞİ İÇİN BU UYUŞMAZLIKLAR GENEL OLARAK ARABULUCULUĞA ELVERİŞLİ DEĞİLDİRLER.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi
Esas: 2021/1958
Karar: 2022/811

“İçtihat Metni”
Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

  • K A R A R –
    Davacı vekili, davacı tarafından davalı kooperatif aleyhine başlatılan iflas yolu ile adi takipte iflas ödeme emrinin davalıya tebliğ edilmesinin ardından davalı tarafça haksız şekilde takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, davalı kooperatifin itirazının kaldırılması ile iflasının açılmasını talep ve dava etmiştir.
    İlk derece mahkemesince, talebin kabulü ile davalının iflasının açılmasına karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince yapılan istinaf başvurusu, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından, talep öncesinde TTK’nın 5/a maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu belirtilerek kabul edilmiş, ilk derece mahkemesinin verdiği kararı kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Talep, itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir.
    Eğer bir uyuşmazlığın ele alınması veya çözümünün taraflarının iradesine bırakılması; korunması gereken değerler, zayıfların korunması, üçüncü kişileri de ilgilendirmesi gibi nedenlerle elverişli gözükmüyorsa, o uyuşmazlığa konu teşkil eden iş ve işlemlerin kamu düzeni ile ilgili olduğu kabul edilmelidir. (Bkz. Ekmekçi, Ömer/Özekes, Muhammet/Atalı, Murat/Seven, Vural Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, Kasım,2019, 2. Baskı, s.51.) Bu bağlamda, iflas davalarının kamu düzeni ile ilgili olduğu ve tarafların serbest tasarrufuna terk edilemeyeceği tartışmasızdır. Bu uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamında olmadıkları gibi genel olarak arabuluculuğa elverişli de değildirler.
    Somut olayda, bölge adliye mahkemesince yanılgılı şekilde uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunun değerlendirilmesi doğru olmamış, kaldı ki mahkeme ilamına dayalı olduğu anlaşılan davacı alacağı hakkında arabuluculuk kurumunun herhalde işletilemeyeceği de gözden kaçırılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle, bölge adliye mahkemesi kararında isabet bulunmamış, kararının bozulmasına, istinaf incelemesini esastan yapmak üzere dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 05.03.2020 tarihli ve 2020/132 Esas, 2020/262 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.