UYUŞMAZLIKLARIN ÖNCELİKLİ OLARAK HAKEMLERCE, OLMAZSA MAHKEMELERCE ÇÖZÜME BAĞLANACAĞI KARARLAŞTIRILAN TAHKİM SÖZLEŞMELERİ VEYA ŞARTLARI AÇIK VE KESİN TAHKİM İRADESİNİ İÇERMELİDİR.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi
Esas: 2019/2824
Karar: 2019/5139
Dava, taraflar arasında düzenlenen 20.08.2007 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 12. maddesinde ve 14.10.2010 tarihli ek sözleşmenin 14. maddesinde düzenlenen tahkim şartı uyarınca verilmiş bulunan 05.05.2017 tarihli hakem kurulu kararının 6100 Sayılı HMK’nın 439. maddesi uyarınca iptâli talebine ilişkin olup Bölge Adliye Mahkemesi’nce hakem kurulu kararının 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesine göre verilen iptâl kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 20.08.2007 tarihli arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmesine göre davacı şirket yüklenici , davalılar arsa sahibidir. Eldeki dosyanın davalıları olan arsa sahipleri sözleşmedeki tahkim şartına dayanarak hakem heyetinde açtıkları davalarında eksik ve kusurlu işler bedeli ile kira kaybı ve cezai şart bedelinin yükleniciden tahsiline karar verilmesini istemişler, hakem heyetince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine yüklenici davacı tarafından tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayanarak yapılan hakem yargılaması sonucu verilen hakem kararının iptali gerektiği iddia edilerek iptâl kararı verilmesi talebiyle dava açılmıştır.
Hakem heyeti kararlarının iptâlini düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesinde hakem kararlarının hangi hallerde iptâl edileceği sınırlı olarak sayılmıştır. 439. maddenin gerekçesinde de; maddenin 2. fıkrasında tahkimin amacı, niteliği, tarihsel gelişimi gereği ve tahkimde süratı temin etmek için, hakem kararlarının iptâli sebeplerinin sınırlı olarak sayıldığı, hakem veya hakem kurulunun hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı meselesinin bir iptâl sebebi olmadığı açıkça belirtilmiştir. Uygulamada da hakem heyeti kararının esasının, yerinde olup olmadığının hakemlerin hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı gibi hususların hakem heyeti kararının iptâli istemli davada tartışma konusu yapılamayacağı kabul edilmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen 20.08.2007 tarihli 12756 yevmiye nolu düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmesinin uyuşmazlıklar başlıklı 12.maddesinde; “tarafların birbirlerine tam bir güvenle ve en geniş iyi niyetle bu sözleşmeyi yaptıklarından aralarında anlaşmazlık çıkmaması asıldır. Müteahhit ile arsa sahibi arasında çıkabilecek anlaşmazlıkların önce görüşme yoluyla çözmesi esastır. Bu şekilde çözümlenmeyen uyuşmazlıkların hallinde iş bu sözleşmeden doğan veya sözleşmeyle ilişkili olan tüm uyuşmazlıklar … Ticaret Odasının tahkim kuralları uyarınca tahkim yoluyla çözüme bağlamayı taraflar kabul ederler” düzenlemesinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu sözleşmeye ek olarak yapılan 14.10.2010 tarihli düzenleme şeklinde ek sözleşmede ise, önceki sözleşmelerin aynen geçerliliğini koruyacağı, bu ek sözleşmeyle getirilen yeni düzenlemelerin önceki sözleşmelerin tamamlayıcı ve ayrılmaz unsurları olarak kabul edilmek ve önceki sözleşmelerin bu ek sözleşmeyle çelişen hükümlerini yeni hukuksal duruma göre uyarlamak ve yorumlamak üzere tarafların anlaştığı yine bu ek sözleşmenin XIV. Maddesinde de ” önceki sözleşmelerde yer alan yetkili yargı yeri ve yolu anlaşmaları ortadan kaldırılmış olup, yerine her iki önceki sözleşmeyi de kapsamak üzere şu hüküm getirilmiştir: tarafların birbirlerine tam bir güvenle ve en geniş iyi niyetle bu sözleşmeyi yaptıklarından aralarında anlaşmazlık çıkmaması asıldır. Müteahhit ile tevhidli arsa sahipleri arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların öncelikle görüşme yoluyla çözülmesi arzu edilmektedir. Bu şekilde çözümlenemeyen uyuşmazlıkların hallinde … Ticaret Odası Tahkim kuralları çerçevesinde … Ticaret Odasının Tahkim Kurullarının görevli ve yetkili olduklarını, … tahkim kurullarının bu görevi yapmasının mümkün olamadığı halde, … Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, taraflar gayri kabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ederler” hükmünün bulunduğu anlaşılmaktadır.
Olayda öncelikle çözümlenmesi gereken konu sözleşmedeki tahkim şartının geçerli bulunup bulunmadığı konusudur. Gerçekten de Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında belirtildiği gibi tahkim anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradelerinin şüpheye ve karışıklığa yer vermeyecek şekilde açık ve kesin olması gerekir. Uyuşmazlıkların öncelikli olarak hakemlerce, olmazsa mahkemelerce çözüme bağlanacağı kararlaştırılan tahkim sözleşmeleri veya şartları açık ve kesin tahkim iradesini içermediğinden geçerli sayılamaz. Somut olayda 20.08.2007 tarihli asıl sözleşmede 12.maddede; “…… uyuşmazlıkların hallinde iş bu sözleşmeden doğan veya sözleşmeyle ilişkili olan tüm uyuşmazlıklar … Ticaret Odasının tahkim kuralları uyarınca tahkim yoluyla çözüme bağlamayı taraflar kabul ederler” hükmü kabul edilmiş, 14.10.2010 tarihli düzenleme şeklinde ek sözleşmede ise XIV. Maddesin de tahkime ilişkin hüküm ” ….. çözümlenemeyen uyuşmazlıkların hallinde … Ticaret Odası Tahkim kuralları çerçevesinde … Ticaret Odasının Tahkim Kurullarının görevli ve yetkili oldukları, … tahkim kurullarının bu görevi yapmasının mümkün olamadığı halde, … Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, taraflar gayri kabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ederler” şeklinde düzenlenmiştir. Görüleceği gibi ek sözleşmedeki düzenleme de tahkim iradesinden açıkça vazgeçilmemiş, istisnai olarak İTO tahkim kurullarının bu görevi yapmasının mümkün olamaması halinde … Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki tahkim anlaşmasının geçerli olduğunun kabulü gerekeceğinden mahkemece davacının bu sebebe dayalı iptâl talebinin reddi ile diğer sebeplere dayanan iptâl taleplerine ilişkin iddialarının incelenmesi gerekirken davanın kabulü ile hakem kararının iptaline karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir.