MİRASIN PAYLAŞILMASINDA EŞİTLİK PRENSİBİ
Av. AlimYABAN
DİZİN
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR / ÖNSÖZ / GİRİŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
MİRASIN PAYLAŞILMASINDA EŞİTLİK PRENSİBİ
&.1.GENEL OLARAK EŞİTLİK PRENSİBİ
&.2. MİRASIN PAYLAŞILMASINDA EŞİTLİK PRENSİBİ
- Genel Olarak
- Uygulama Alanı
- Aynen Paylaşma Prensibi İle İlişkisi
İKİNCİ BÖLÜM
MİRASIN PAYLAŞIMINDA EŞİTLİK PRENSİBİ
KURALININ İSTİSNALARI
&.3.GENEL OLARAK
&.4.MİRASÇILARIN OYBİRLİĞİ İLE ANLAŞARAK GETİRDİKLERİ
İSTİSNALAR &.5.MİRAS BIRAKANIN ÖLÜME BAĞLI TASARRUFU İLE KOYACAĞI
İSTİSNALAR
&.6.MEDENİ KANUNDAKİ DÜZENLENEN İSTİSNAİ HALLER
- Bölünemeyen Tereke Mallarının Durumu
- Aile Konutu ve Ev Eşyasının Durumu
- Bütünlük Oluşturan Malların Durumu
- Aile Belgeleri İle Özel Anı Değeri Durumu
- Mirasçının Mirasbırakana Borcu Durumu
- Rehnedilmiş Malların Durumu
- Tarımsal Taşınmazların Durumu
SONUÇ
KAYNAKÇA
BİRİNCİ BÖLÜM
MİRASIN PAYLAŞILMASINDA EŞİTLİK PRENSİBİ
&.1.GENEL OLARAK EŞİTLİK PRENSİBİ
Tarihsel olarak eşitlik ilkesi, ilk defa 18.Y.Y. da kanun önünde eşitlik şeklinde belirmiştir. Hiç kimseye dil, din, ırk, cinsiyet, servet, sosyal durum gibi farklılıklar sebebiyle kanun önünde özel ayrıcalık tanınamaz ve değişik uygulama yapılamazdı. Kanun önünde ayrıcalıklı zümre veya grup olamazdı. Eşitlik ilkesi bu şekli ile birlikte Fransız İhtilalinden sonra, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesinin birinci maddesine girmiştir. Buna göre; “İnsanlar hukuken hür ve eşit doğarlar ve hür ve eşit olmakta devam ederler, sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya istinat edebilir.” şeklinde eşitlik ilkesi düzenlenmiştir. Bu gelişmeden sonra eşitlik ilkesi hem uluslar arası metinlere hem de ulusal anayasa metinlerinde yer almaya başlamıştır. 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de eşitlik ilkesine yer verilmiştir[1].
Eşitlik ilkesi, Anayasamızın 10.maddesinde; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” şeklinde ifade edilmiştir.
Ülkemizde yasal düzenlemeler yapılırken, eşitlik ilkesi de düzenlenmektedir. Bugün uygulanan pek çok mevzuatın içerisinde eşitlik ilkesi yer almaktadır. Eşitlik ilkesinden yararlanma, anayasal kökenli temel hak olup, bu hakkın kullanımı; eşit işlem görme veya ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurmaktadır. Eşitlik ilkesi, kanunların herkese eşit olarak uygulanması ve herkese eşit davranılmasıdır. Benzer koşullar içinde özdeş nitelikte bulunan kişilerin, yasalarca aynı işleme uyruk tutulmasını sağlamak şeklinde ifade edilebilir.
Eşitlik ilkesi, yasadaki hükümlerin uygulanırken herkese eşit olarak uygulanması ve uygulanacak kişiler arasında herhangi bir ayrım yapılmaması anlamına gelmektedir.
&.2.MİRASIN PAYLAŞILMASINDA EŞİTLİK PRENSİBİ
I.GENEL OLARAK
Mirasın paylaşımı, mirasçılar arasındaki miras ortaklığının son bulması ve mirasın miras paylarına göre mirasçılara özgülenmesidir. Miras, mirasçıların aralarında anlaşmaları suretiyle paylaşılır. Türk Medeni Kanunumuzun 646 vd. maddelerinde mirasın nasıl paylaşılacağına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Bu kapsamda; mirasın paylaşılmasına hakim ilkelerden olan eşitlik prensibinin de yasal olarak düzenlemesi yapılmıştır. Yasal düzenleme ile getirilen mirasın paylaşılmasındaki eşitlik prensibi, bütün mirasçıların miras paylarının eşit olması değil, mirasçıların her birinin mirasın paylaşımında aynı haklara, tereke üzerinde aynı yetkilere sahip olmalarını, diğer bir ifadeyle mirasçıların aynı hukuk kurallarına tabi olmalarını ifade eder[2].
Mirasçıların eşitliği hükmü TMK md. 649 da düzenlenmiştir. TMK Madde 649 gereği; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça mirasçılar, paylaşmada terekenin bütün malları üzerinde eşit hakka sahiptirler. Mirasçılar, miras bırakan ile aralarındaki ilişkiler hakkında paylaşmanın eşitliğe ve adalete uygun olması için göz önüne alınması gereken bütün bilgileri birbirlerine vermekle yükümlüdürler. Mirasçılardan her biri, tereke borçlarının paylaşmadan önce ödenmesini veya güvenceye bağlanmasını isteyebilir.”
Mirasın paylaşılmasındaki eşitlik prensibi doğrultusunda; mirasçılar, yasal veya atanmış mirasçı ayrımı olmaksızın, cinsiyet, yaş, kültür gibi farklılıklara bakılmaksızın, mirasın paylaşılmasında eşitlik ilkesine tabidirler.
Miras payları farklı olan mirasçılar belli bir tereke değerinin kendilerine özgülenmesini isteme bakımından eşit olup, diğer mirasçılarla aynı haklara sahip olarak paylaşmaya katılırlar. Mirasın paylaşımında hak ve yetkileri kullanma bakımından, mirasçılar arasında bir farklılık bulunmamaktadır[3].
Mirasçılar arasındaki eşitliğin tam olarak sağlanabilmesi için, mirasçıların her birine, miras bırakanla ilgili bütün bilgi ve belgeleri birbirlerine verme yükümlülüğü yüklenilmiştir. Bu yükümlülük karşılıklı olup, talep olmaksızın yerine getirilmesi gereklidir[4].
- UYGULAMA ALANI
Mirasın paylaşımı sırasında, eşitlik prensibi gereği her mirasçının tereke üzerinde aynı hakları bulunmakla, mirasçılar terekenin alacak ve borçlarından da aynı şekilde sorumludur. Mirasçılar arasında pay paylaşımı sağlanırken hakları, eşitlik prensibi ile koruma altına alınmış ve mirasçılar arasında hak kayıpları önlenilmek istenilmiştir. Bu nedenle eşitlik prensibi paylaşım sırasında sıkça uygulanan bir ilke olarak belirmiştir.
Tereke borçlarına ilişkin yasal düzenleme gereği, mirasçılardan birinin talebi ile mirasın paylaşılmasından önce terekenin borçları ödenip, güvenceye bağlanabilir[5]. Bu durumda tereke borçlarından müteselsil olarak sorumlu olan mirasçıların durumu güçlenerek, bir anlamda tereke borcunun tamamını ödemek zorunda kalan mirasçının, diğer mirasçılara rücu hakkı garanti altına alınmış olur[6].
TMK md.649/III hükmü emredici bir hukuk kuralı olup, miras bırakanın ölüme bağlı tasarruf ile bu hakkı ortadan kaldırması mümkün değildir. Mirasçının ise her zaman bu hakkından feragat etmesi mümkündür.
Mirasçıların paylaşım konusunda anlaşamamaları halinde, eşitlik ilkesi gereği mirasçılardan birinin talebi ile payların bölüştürülmesini hakim yapar. Miras paylarının hesabı ve oluşumunda mirasçılar arasında eşitliği sağlamak için, TMK md. 669 vd. ile düzenlenen denkleştirme hükümleri uygulanacaktır.
III. AYNEN PAYLAŞMA PRENSİBİ İLE İLİŞKİSİ
Doktrinde bazı görüşlere göre aynen paylaşma prensibi eşitlik prensibinin bir uzantısı olarak ele alınmakta[7], bazı görüşlere göre eşitlik prensibinden ayrı bir diğer prensip olarak ele alınmaktadır[8].
Mirasçılar paylaşmaya konu olan değerlerin aynen paylaşılmasını ya da payları oranında terekedeki değerlerin maddi olarak kısımlara ayrılması suretiyle paylaşmanın gerçekleştirilmesini isteyebilirler.
TMK md. 653’de düzenlenen “Aile belgeleri ile aile için özel anı değeri olan eşya, mirasçılardan birinin karşı çıkması halinde satılamaz. Mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkarsa sulh hakimi, yerel adetleri, yerel adet yoksa kişisel durumları göz önünde tutarak bu eşyanın, payına mahsup edilmek veya edilmemek suretiyle mirasçılardan birine özgülenmesine ya da satılmasına karar verir.” hükmü gereğince aile belgeleri ile aile için özel anı değeri olan eşya mümkün olduğu kadar mirasçılara özgülenir. Mirasçılardan birinin karşı çıkması halinde bu tür tereke değeri satılamaz, tereke değerinin satılmasına karşı çıkan mirasçılara, satışı yapılmayan bu eşyalar paylarına mahsuben kendilerine özgülenir. Özgülenen tereke değeri, mirasçının pay değerini aşıyorsa aşan kısım üzerinden denkleştirme hükümleri uygulanır.
TMK md. 651 gereği değerinde önemli azalma olmadan bölünemeyen tereke malı, bütün olarak mirasçılardan birine özgülenebilir. Bölünemeyen tereke malı üzerinde, aynen paylaşmanın mümkün olmadığı durumlarda, ilgili tereke değerinin satılması ile elde edilen bedelin miras payları oranında mirasçılara özgülenmesi gereklidir.
Eşitlik prensibi ilkesi ile mirasçıların, tereke üzerindeki hak ve yetkilerinin aynı olduğu belirtilmiştir. Aynen paylaşımda ise, eşitlik ilkesi gereği, mirasçılar arasında payları oranında eşit paylaşım yapılmak istenilmektedir. Aynen paylaşım ilkesi, tereke malındaki şahsa özgülenmesi gereken eşyaların bölünmesini engellemektedir. Bu durumda da mirasçılar arasında denkleştirme de yapılabilecektir.
Aynen paylaşımı gerektirecek özel durumlar, tereke malının paylaşımında ortaya çıkabilir. Eşitlik prensibine aykırı davranılmaksızın, aynen paylaşımın yapılması mümkündür. Bu nedenle de aynen paylaşım ilkesi eşitlik prensibinden ayrı bir ilke olarak kabul edilmelidir.
İKİNCİ BÖLÜM
MİRASIN PAYLAŞILMASINDA
EŞİTLİK PRENSİBİ KURALININ İSTİSNALARI
&.3.GENEL OLARAK
Mirasçılar arasındaki paylaşıma esas olan eşitlik ilkesi kesin ve mutlak bir ilke olmayıp, bazı istisnai halleri mevcuttur. Mirasçıların tümünün anlaşması halinde veya mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile eşitlik ilkesine istisnalar getirilebilir. Ayrıca Medeni Kanunumuzda, terekedeki bazı malların özel durumlarına, niteliklerine veya işletilmesindeki özelliklerine göre eşitlik ilkesine istisnalar getirilmiştir. (TMK md. 651 vd.)
&.4.MİRASÇILARIN OYBİRLİĞİ İLE ANLAŞARAK GETİRDİKLERİ İSTİSNALAR
Mirasın paylaşılmasına hakim olan ilkelerden irade özgürlüğü prensibi gereği, mirasçılar paylaşımın nasıl yapılacağını aralarında diledikleri gibi kararlaştırabilirler. Örneğin birisi terekedeki taşınırları, diğeri taşınmazları, diğeri ticari işletmeyi alarak veya terekenin tamamını satarak nakde çevrilmesi ya da aile içindeki gelenekler dikkate alınarak paylaşım yapılabilir[9]. Mirasçılar, miras paylarının oluşturulmasını, bir malın özgülenmesini veya satılmasını oybirliği ile yapacakları anlaşmalar ile serbestçe belirleyebilirler[10].
&.5.MİRASBIRAKANIN ÖLÜME BAĞLI TASARRUFU İLE KOYACAĞI İSTİSNALAR
Mirasbırakan vasiyetname veya miras sözleşmesi ile terekesinin, mirasçılar arasında nasıl pay edilmesi gerektiğini belirtebilir. (TMK md. 647) Mirasbıran yasal düzenleme gereği belirleyeceği bu paylaşım ile mirasın paylaşılmasındaki eşitlik ilkesine istisna getirebilir. Mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile koymuş olduğu paylaşım kuralları, mirasçıların oybirliği ile anlaşmaları halinde uygulanmayabilir. Mirasçıların oybirliği ile anlaşmamaları halinde ise, mirasbırakan tarafından getirilen istisna, mirasçıları bağlayıcı bir hale gelmektedir[11].
Mirasbırakanın, mirasın paylaşımı için koyduğu kurallar, mirasçılar bakımından ayni hak doğurmaz, sadece mirası payını talep hakkı doğurmaktadır. Örneğin, mirasçı pay hakkına dayalı taşınmazı doğrudan tapuda adına tescilini yapamaz; fakat diğer mirasçılardan bu pay hakkının kendisine verilmesini talep edebilir.
TMK. Md. 647/III de düzenlenen “Aksini arzu ettiği tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasbırakanın tereke malını bir mirasçıya özgülemesi, vasiyet olmayıp sadece paylaştırma kuralı sayılır” hükmü gereğince, vasiyetname veya miras sözleşmesinde aksine kayıt bulunmadıkça, terekeden bir malın mirasçılardan birine tahsis edilmesi, paylaşmanın şekline yönelik karinedir. Bu durum vasiyet olarak kabul edilmemekte, miras payının aşılması halinde denkleştirme hükümleri uygulanmamaktadır(TMK. md. 669).
&.6.MEDENİ KANUNDAKİ DÜZENLENEN İSTİSNAİ HALLER
TMK md. 651 vd. ile düzenlenen hükümlerde, terekedeki malların özel durumları, nitelikleri veya işletilmesindeki özelliklerine göre, mirasın paylaşılmasındaki eşitlik prensibi kuralına istisnalar getirilmiştir.
- Bölünemeyen Tereke Mallarının Durumu
TMK md. 651- “Değerinde önemli azalma olmadan bölünemeyen tereke malı, bütün olarak mirasçılardan birine özgülenir.
Mirasçılar bir tereke malının bölünmesi veya özgülenmesi konusunda anlaşamazlarsa, o mal satılır ve bedeli bölüştürülür.
Mirasçılardan biri istemde bulunursa satış artırma yoluyla yapılır. Mirasçılar artırmanın şekli konusunda anlaşamazlarsa sulh hâkimi, artırmanın mirasçılar arasında veya herkese açık yapılmasına karar verir.” şeklinde düzenlemiştir.
Kanundaki düzenlemeye göre, değerinde önemli bir azalma olmaksızın paylaşımı mümkün olmayan mallar, mirasçılardan birine özgülenebilir. Özgülenmesi yapılacak olan malın, terekeye dahil inşaat yapılacak arsa, bahçe gibi bölünemeyen[12] veya bölünmesi halinde değerinde önemli ölçüde azalma meydana gelecek türden olmalıdır. Ayrıca mirasçıların özgülenmesi yapılacak bu mala ilişkin, aralarında anlaşmamış olması ve itirazlarının da bulunmaması gereklidir.
Mirasçılardan birine malın özgülenmesi konusunda mirasçıların anlaşamaması halinde, bu mal satılıp bedeli mirasçılar arasında bölüştürülür. Satış açık artırma(müzayede) usulü ile yapılır. Hakim açık artırmanın herkese açık veya yalnızca mirasçılar arasında olmasına karar verebilir. Malın sadece mirasçılar arasında açık artırma ile satışı için tüm mirasçıların muvafakat etmesi ya da bu konuda haklı sebeplerin bulunması gereklidir.
Bir malın aynen paylaşılması mümkün olup da, her mirasçıya mirasına uygun pay vermek mümkün değilse, paylaşma parasal denkleştirme yoluyla da yapılabilir[13]. Terekedeki malın bir kısmının aynen paylaşılmasına bir kısmının nakten paylaşılmasına mirasçılar muvafakat etmedikçe, bu şekildeki ikili ayrıma dayalı olarak hakim karar veremez[14]. Mirasçıların muvafakati olmadan, tereke malının bir kısmının bir grup mirasçılar arasında paylı olarak, diğer kısmının da aynen diğer mirasçılar arasında paylaştırılmasına karar verilemez[15].
Aile Konutu ve Ev Eşyasının Durumu
TMK md 652.-“ Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.
Mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek ve sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sağ kalan eş tarafından, aile konutu mirasbıkana ait ise, bunun değerinin miras payından düşülmek üzere kendisine özgülenmesini isteme hakkı vardır. Aynı hak ev eşyaları bakımından da tanınmıştır.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine, aile konutunun mülkiyeti yerine, eşe aile konutu üzerinde intifa veya oturma hakkı tanınmasına da hakim karar verebilir. Mirasbırakanın altsoylarından biri, mirasbırakanla aynı meslek ve sanatı icra ediyorsa, bunun için gerekli olan taşınmaz bölümlerinde eş bu hakkını kullanamaz.
- Bütünlük Oluşturan Malların Durumu
TMK md. 653.- “Mirasçılardan birinin karşı çıkması hâlinde, nitelikleri veya özgülendikleri amaç gereği bir bütünlük oluşturan eşya birbirinden ayrılamaz.
Aile belgeleri ile aile için özel anı değeri olan eşya, mirasçılardan birinin karşı çıkması hâlinde satılamaz. Mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkarsa sulh hâkimi, yerel âdetleri, âdet yoksa kişisel durumları göz önünde tutarak bu eşyanın, payına mahsup edilmek veya edilmemek suretiyle mirasçılardan birine özgülenmesine ya da satılmasına karar verir.
Özel kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Nitelikleri itibariyle birbirleriyle fiziki bir birlik ve bütünlük oluşturmamasına rağmen, kullanımı, ekonomik bakımından birlik oluşturan malların -kitap topluğu, pul, fotoğraf koleksiyonu, küpe, kol düğmesi vb. mallar- mirasçılardan birinin itirazı halinde birbirinden ayrılamaz ve paylaştırılamaz. Eşyalar arasındaki birliktelik mirasçıların şahsi nitelendirmelerinden ziyade, TMK md.2 dürüstlük kuralı ilkesi ve benzer işlerde alışılagelmiş olan uygulamalara göre belirlenir[16].
Mirasçıların bütünlük oluşturan eşyanın paylaşımında anlaşamazlarsa, hakim yerel adetlere göre, yerel adet yoksa paylarından mahsup edilmek üzere, mirasçıların hal ve durumlarını göz önüne alarak, mirasçılardan hangisine özgüleneceğini tespit eder veya bu malların satılmasına karar verebilir.
- Aile Belgeleri İle Özel Anı Değeri Durumu
Aile için özel anı değeri olan eşyaların –nişanlar, madalyalar, aile fotoğraf albümü, aileye ait belgeler, secere vesikaları, mektuplar, aile evrakları, anı defteri vb. eşyalar- satış değeri olsa bile, mirasçılardan birinin karşı çıkması halinde satılamaz.
Mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufu ile bu tür eşyaların kime özgüleneceğini belirtmişse, belirtilen şekilde mirasçıya özgülenmesi yapılır. Eşyaların kime özgüleneceği belirtilmemiş ve belirlenemiyorsa, hakim eşyanın aile içinde kalmasını sağlayacak şekilde karar vermesi gereklidir. Bu eşyaların paylaşımı için; mirasçılar arasında kura çekilebileceği gibi, mirasçılar arasında da açık artırma yoluyla satışı yapılabilir[17].
- Mirasçının Mirasbırakana Borcu Durumu
TMK md. 654- “Mirasbırakanın bir mirasçıdaki alacağı, paylaşma sırasında o mirasçının payına mahsup edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre; mirasçının borcu, terekeye pay olarak dahil edilmeden, o mirasçıya tahsis edilerek, tahsis edilen oranda payından mahsup edilmesi gereklidir.
- Rehnedilmiş Malların Durumu
TMK md 655.- “Paylaşmada kendisine mirasbırakanın borçları için rehnedilmiş bir tereke malı düşen mirasçı, o malın güvence altına aldığı borcu üstlenmiş olur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu durumda rehinli borç ve bunun paylaşılmasına kadar ki faizleri tereke malından mahsup edilip, bu mal o değer üzerinden mirasçıya özgülenmesi gereklidir.
- Tarımsal Taşınmazların Durumu
Mirasın paylaşılmasında, böyle bir özgülemenin her şeyden önce ekonomik bir bütünlük halinde işletilmekte olan tarımsal taşınmazların küçük parçalara ayrılmasının doğuracağı ekonomik kayıplarının önüne geçmek olduğu söylenebilir. Bölüşülmeden önce bir aileyi geçindirmeye ancak yeterli bulunan zirai işletme – tarla, bahçe, çiftlik, çayır, mera vb.- parça parça bölünmesi halinde ekonomik olarak diğer mirasçılara da yeterli gelmeyebilir.
TMK md 659.- “Terekede bulunan, ekonomik bütünlüğe ve yeterli tarımsal varlığa sahip bir tarımsal işletme, işletmeye ehil mirasçılardan birinin istemde bulunması hâlinde bu mirasçıya gelir değeri üzerinden bölünmeksizin özgülenir.
Bir işletme, değerinde azalma olmaksızın birden çok yeterli tarımsal varlığa sahip işletmeye bölünebilecek nitelikte ise, sulh hâkimi bunları, istemde bulunan ve işletmeye ehil olan birden çok mirasçıya ayrı ayrı özgüleyebilir.
İşletmenin yeterli tarımsal varlığa sahip olup olmadığı, tarım bölgeleriyle tarım türlerinin özellikleri göz önünde tutularak ilgili bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” şeklinde düzenlemiştir.
Mirasçıya özgülenecek olan taşınmazın, mirasbırakanın iktisadi birlik teşkil eden, yani ekonomik bütünlüğe ve yeterli tarımsal varlığa sahip bir tarım işletmesi gibi olması gereklidir. Tarımsal mal kavramına, tarıma özgü arazi, topraklar, tarlalar, çiftlikler, bağ, bahçe, bostan, çayır, bunların üzerindeki çiftlik binası, ağıl, ahır gibi tesisler dahil edilir[18]. Ziraat işine yarayan malzeme, aletler, hayvanlar ve bu tarımsal mallara bağlı sınai işletmeler dahi bu tarımsal mallarla birlikte mirasçıya özgülenebilir.
Özgülenecek malların, mirasçı tarafından tarımsal şekilde, geçimini sağlayacak ve kazanç elde edecek şekilde işletilmesi gereklidir.
Tarımsal şekilde işletilen taşınmazın bir ailenin asgari geçim imkanını sağlaması gereklidir. Kanunda bu konuda bir açıklık yoktur. İşletmenin yeterli tarımsal varlığının tespit edilmesi, bir ailenin asgari geçim düzeyini karşılaması gerektiği şeklinde anlaşılmalıdır[19].
Mirasçının tarımsal taşınmazın kendisine özgülenmesi konusunda talebi bulunmalıdır. Mirasçının tarımsal malların işletmesine ehil olması gereklidir. Buradaki ehil mirasçıdan, tarımsal malların bulunduğu yörede o büyüklükte ve kapsamda bir tarımsal taşınmazın işletilmesi için gerekli ortalama yetkinlik derecesi anlaşılmalıdır[20]. İşletmenin bizzat mirasçı tarafından işletilme zorunluluğu yoktur. Mirasçının eşinin de işletmeye ehil olması yeterlidir[21].
TMK md. 661 de “Mirasçılardan birinin özgüleme istemine itiraz etmesi veya isteklilerin birden çok olması hâlinde, sulh hâkimi, kişisel yetenek ve durumları göz önünde tutmak suretiyle işletmenin hangi mirasçıya özgüleneceğine karar verir.
İşletmeyi kendisi işletmek isteyen ve bunun için ehil olduğu anlaşılan mirasçıya özgülemede öncelik tanınır.
İşletmeye ehil olmanın belirlenmesinde, özgülenme isteyen mirasçının eşinin yetenekleri de göz önünde tutulur.” şeklinde tarımsal taşınmazlara ilişkin özgülemenin hangi mirasçılara yapılacağı düzenlemiştir[22].
İşletmeye ehil olan mirasçıların tarımsal taşınmazın kendisine özgülenmesini isteme hakkı, mirasbırakan tarafından ölüme bağlı tasarrufla engellenemez. Ancak birden fazla özgülenme koşullarına sahip mirasçı varsa mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufla bu mirasçılar arasında tercihte bulunabilir. (TMK md.662)
Mirasçılardan hiç biri, tarımsal işletmenin kendisine özgülenmesini istemez veya buna ehil olmadığı anlaşılırsa, mirasçılardan her biri işletmenin bir bütün olarak satılmasını isteyebilir. (TMK md.668)
Tarımsal işletme, değerinde azalma olmaksızın birden çok yeterli tarımsal varlığa sahip işletmeye bölünebilecek nitelikte ise, sulh hâkimi tarafından, işletmenin mirasçılar arasında ayın olarak paylaştırılmasına karar verilebilir.
Kendisine tarımsal mallar tahsis edilen mirasçı, TMK md. 660 gereğince[23] bu tarımsal işletme için gerekli araç, gereç ve hayvanlar ile TMK md. 667 gereğince[24] iktisadi birlik halinde işletilen zirai mallara bağlı yan sınai işletmelerinde kendisine tahsis edilmesini isteyebilir.
Mirasçılara özgülenen tarımsal mallarla buna bağlı olan sınai malların, kıymetlerinin takdir edileceğine ilişkin değerlendirmenin nasıl yapılacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Doktrinde bu konuda çeşitli görüşler yer almaktadır[25]. Zirai malların kıymetinde mirasçılar kendi aralarında anlaşabilir. Mirasçıların anlaşamaması halinde, bilirkişiler tarafından gelir değeri ile satış değeri dikkate alınarak kıymet takdiri yapılmalıdır.
Kendisine iktisadi bir birlik halinde işletilen tarımsal mallar tahsis edilen mirasçı, diğer mirasçıların paylarını nakten ödemesi halinde miras tasfiye edilmiş olur.
TMK md. 664’de; “Kendisine işletme özgülenen mirasçının, diğer mirasçıların payları karşılığında ödemesi gereken miktar ile daha önce işletme üzerinde kurulmuş bulunan rehinlerle güvence altına alınmış olan borçların toplamı, işletmenin gelir değerinin dörtte üçünü aşarsa, kendisine özgüleme yapılan mirasçının istemi üzerine özgülenen işletmenin paylaşılması uygun bir süre ertelenebilir.
Bu takdirde mirasçılar arasında kazanç paylı aile malları ortaklığı kurulmuş olur.” aile malları ortaklığı düzenlenmiştir.
Bu şekilde meydana gelen paylı aile malları ortaklığına diğer mirasçıların girmesi mecburi değildir. Mirasçı oluşum anında bu ortaklığa dahil olmayabileceği gibi, bir müddet devam ettikten sonra da ayrılabilir.
Paylı aile ortaklığına girmeyen mirasçı, paylaşmanın bu şekilde ertelenmesi halinde, payının tarımsal işletmeye ait taşınmazlarla güvence altına alınan alacağa dönüştürülmesini isteyebilir. Buradaki güvence, taşınmaz rehni olup, kanuni ipotek hakkının bir sonucudur. (TMK md.666)
Aile malları ortaklığının kurulması halinde, tarımsal taşınmaz kendisine tahsis edilen mirasçı artık bu malların maliki olamaz; fakat bu malları idare eder ve tespit edilecek gelir payını diğer mirasçılara öder.
Kendisine zirai mallar tahsis edilen mirasçı, aile malları ortaklığının her zaman feshini isteyebilir. Bu durumda, diğer mirasçıların paylarını ödeyip tek başına sahip olur ya da paylaştırma talep edebilir. Feshin altı önceden bildirilmesi gereklidir. Bildirim, ürünlerin yetiştiği yere göre olağan hasat mevsiminin sonu için geçerlidir. (TMK md.375)
Diğer mirasçılar, kendisine zirai taşınmazlar tahsis edilen mirasçının diğer mirasçılara olan borçlarını ödeyebilecek hale geldiğini veya ödemeye tahsis edilen malları fazla bir külfet altına sokmadan yapabileceğini ispat ettikleri takdirde, ortaklığın feshini ve paylarının kendisine ödenmesini isteyebilirler. (TMK md.665)
SONUÇ
Eşitlik ilkesi, yasal hükümler uygulanırken kişiler arasında ayrım yapılmaksızın, uygulanacak hükümlerin herkese eşit olarak uygulanması olarak karşımıza çıkar. Ulusal ve uluslar arası düzenlemelerde, eşitlik ilkesi olmazsa olmaz bir ilke olarak yer almaktadır.
Mirasın paylaşılmasındaki eşitlik prensibi, mirasçıların her birinin mirasın paylaşımında aynı hak ve yetkilere sahip olmaları olarak belirir. Terekenin paylaşımına hakim olan eşitlik anlamı, bütün mirasçıların miras paylarının eşit olması değil, mirasçılar hakkında aynı hukuk kurallarının uygulanmasıdır.
Mirasçılar mirasın paylaşımında aralarında anlaşarak, paylaşımı istedikleri gibi belirleyebilirler. Mirasçıların paylaşım konusunda anlaşamaması halinde, mirasçılardan birinin talebi ile payların bölüşümü yapılır. Miras paylarının hesaplanmasında, mirasçılar arasında eşitliği sağlamak için denkleştirme hükümleri uygulanmaktadır. Eşitlik ilkesinin doğal bir sonucu olarak, mirasçılardan birinin talebi ile mirasın paylaşılmasından önce tereke borçlarının ödenmesi veya güvenceye bağlanması mümkün hale gelmiştir.
Mirasçılar paylaşma yapılırken, terekedeki malların aynen paylaşılmasını ya da payları oranında terekedeki değerlerin maddi olarak kısımlara ayrılması suretiyle paylaşmanın gerçekleştirilmesini isteyebilirler. Eşitlik prensibi ilkesi ile mirasçıların, tereke üzerindeki hak ve yetkilerinin aynı olduğu belirtilmiştir. Aynen paylaşım ilkesinde ise, mirasçılar arasında payları oranında eşit paylaşım yapılmak istenilmektedir. Aynen paylaşım ilkesi, tereke malındaki şahsa özgülenmesi gereken eşyaların bölünmesini engellemektedir. Özellikle aile içi özel anı ve değeri bulunan malların paylaşımında aynen paylaşım ilkesi uygulanmaktadır. Böyle bir durumda mirasçılar arasında denkleştirme de yapılabilecektir. Eşitlik prensibine aykırı davranılmaksızın, aynen paylaşımın yapılması mümkündür. Bu nedenle de aynen paylaşım ilkesinin eşitlik prensibinden ayrı bir ilke olarak ele alınması gerektiği görüşündeyim.
Mirasın paylaşımında eşitlik ilkesi mutlak bir ilke olmayıp, mirasçıların tümünün anlaşması halinde veya mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile eşitlik ilkesine istisnalar getirilebilir.Ayrıca, terekedeki bazı malların özel durumlarına göre, yasal istisnai haller düzenlenmiştir.
Mirasçılar, miras paylarının oluşturulmasını oybirliği ile yapacakları anlaşmalar ile serbestçe belirleyebilirler. Mirasbırakan vasiyetname veya miras sözleşmesi ile yani ölüme bağlı tasarrufu ile mirasçılar arasında, mirasın pay edilmesi şeklini belirleyebilir. Bu durumda mirasçıların tamamının anlaşması halinde ölüme bağlı tasarruftaki paylaşım şekli uygulanmaz. Gerek mirasçıların oybirliği ile aldıkları kararlar gerek mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile belirlediği paylaşım şekilleri ile mirasın paylaşımına esas olan eşitlik ilkesine istisnai durumlar ortaya çıkabilir.
Medeni Kanun kapsamında eşitlik ilkesinin istisnai durumları düzenlenmiştir. Mirasçıların aralarında anlaşması ve itirazlarının bulunmadığı durumlarda, değerinde önemli bir azalma olmaksızın paylaşımı mümkün olmayan mallar, mirasçılardan birine özgülenebilir. Mirasçıların anlaşamaması halinde, bu mal satılıp bedeli mirasçılar arasında bölüştürülür.
Mirasbırakana ait aile konutuna ilişkin olarak, sağ kalan eşin değerinin miras payından düşülmesi kaydıyla, terekedeki aile konutunun kendisine özgülenmesini talep edebilir. Bu gibi durumlarda, mirasçılardan birinin talebi halinde, aile konutunun mülkiyeti yerine, sağ kalan eşe intifa veya oturma hakkı da tanınabilir.
Nitelikleri itibariyle birbirleriyle fiziki bir birlik ve bütünlük oluşturmamasına rağmen, kullanımı ve ekonomik bakımından birlik oluşturan malların terekede bulunması halinde mirasçılardan birinin itirazı halinde, bu mallar bölünemez ve paylaştırılamaz. Mirasçıların bütünlük oluşturan eşyanın paylaşımında anlaşamazlarsa, hakim bu malların mirasçılardan hangisine özgüleneceğini tespit eder veya bu malların satılmasına karar verebilir.
Aile için özel anı değeri olan terekedeki eşyalarda, mirasçılardan birinin karşı çıkması halinde satış yapılamaz. Eşyaların kime özgüleneceği mirasbırakan tarafından belirtilmemiş veya belirlenemiyorsa, hakim eşyanın aile içinde kalmasını sağlayacak şekilde paylaşımı yapacaktır.
Mirasçının mirasbırakana borcu bulunduğu durumlarda, mirasçının borcu terekeye pay olarak dahil edilmeden, o mirasçıya tahsis edilir ve tahsis edilen oranda mirasçının payından mahsup edilmesi gereklidir.
Mirasbırakanın borçları için rehin verilmiş mal bulunması halinde, mirasçıya verilecek bu payda, borç ve faizleri hesaplanıp tereke malından mahsup edilerek, mirasçıya özgülenir.
Terekede bulunan tarımsal taşınmazlarda ise; ekonomik bütünlük ve işletme niteliğindeki tarımsal araziler, bunları işletmeye ehil mirasçılardan birinin talebi halinde, bu mirasçıya gelir değeri üzerinden bölünmeksizin özgülenebilir.
Mirasbırakan tarafından mirasın bırakılması ile birlikte, kendiliğinden tüm mirasçılar arasında miras ortaklığı kurulmaktadır. Miras ortaklığının getirisi olarak da, her mirasçı mirasın paylaşılmasında aynı haklara sahiptir. Mirasçılar arasındaki hak kaybının önüne geçilmesi için, payları farklı da olsa, aynı ortaklıkta yer almaları sebebiyle talep konusunda hukuken eşit hakları bulunmaktadır.
[1] Ayrıntılı bilgi için Bkz; www.filozof.net/eşitlik
[2] İnan, Ali Naim/ Ertaş, Şeref/ Albaş, Hakan, Türk Medeni Hukuku, Miras Hukuku, 7.Bası, Ankara, 2008, s.567
[3] İmre, Zahit/ Erman, Hasan: Miras Hukuku, 6.Bası, İstanbul, 2006, s. 456
[4] Oğuzman, M.Kemal, Miras Hukuku, 6.Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1995, s.326; “..eşitlik prensibinin bir sonucunun da,mirasçıların miras bırakanın sağlığında ondan aldıkları kazandırmaları terekeye iade etmekle yükümlü olmalarını göstermektedir.”
[5] Alman MK da, tereke borçlarının paylaşımdan evvel ödenmesini mecburi tutmaktadır.
[6] İmre, Zahit, Türk Miras Hukuku, 2. Bası., İstanbul, 1968, s.672
[7] Bkz; Kılıçoğlu, Ahmet, Miras Hukuku, 2. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007 Miras, s.308; Aral, Fahrettin, Taksim Davası, s. 49; İnan/ Ertaş/ Albaş, s.570; İmre/ Erman, s. 456.
[8] Bkz;Dural, Mustafa/ Öz Turgut , Miras Hukuku, s. 459.
[9] İnan/Ertaş/Albaş, s.563
[10] Ozanemre Yayla,H.Tolunay; Mirasın Paylaşılması, Turhan Kitabevi, Ankara, 2011, s. 45
[11] Ayrıntılı bilgi için bkz.; Ozanemre Yayla, s. 57 dpn
[12] Örnekler için; İnan/ Ertaş/ Albaş, s.570
[13] Y. 6.HD. 29.01.1987 tarihli 12022 E., 754 K; “Fiili taksim var ise ivaz ödenmesi zorunlu değildir.”
[14] Bkz. Y.6.HD. 11.04.1963 tarihli 2083 E. 1829 K.
[15] Bkz. YHGK. 26.11.1975 tarihli 6/1077 E. 1528 K.
[16] İmre, s. 688
[17] İmre, s.691 vd.
[18] İmre, s. 701
[19] İmre, s.704; Göktürk, Hüseyin Avni, Türk Miras Hukuku, 3.Kitap Miras Hukuku, Ankara, 1947, s.694
[20] Saymen,Ferit Hakkı, Medeni Kanunumuzda Köylünün ve Ziraatın Yeri, MK’ nın XV. Yıl Dönümü Armağan,
İstanbul, 1944, s. 242
[21] Saymen, s. 243
[22] EMK md. 598 den farklı olarak erkek çocuklarının kız çocuklarına tercih olunacağına dair hükme yer verilmemiştir.
[23] TMK md. 660 -“Mirasçı, işletme için gerekli olan araç, gereç ve hayvanların işletme için taşıdığı değer üzerinden kendisine özgülenmesini isteyebilir.”
[24] TMK md. 667- “Tarımsal işletmeye sıkı şekilde bağlı bir yan sınaî işletme bulunur ve bunlar birlikte yeterli ekonomik varlığa sahip olurlarsa, ikisi bir bütün olarak istekli olan ve ehil görülen mirasçıya özgülenir.”
[25] Zirai Gayrimenkullerin değerlendirilmesi hakkında çeşitli görüşler için bkz: Köprülü, Bülent, Toprak Hukuku Dersleri, Cilt I, s.333; Göktürk, s.702; Saymen , s.253
KAYNAKÇA
- ARAL, Fahrettin: Türk Medeni Hukukunda Mirasın Taksimi Davası, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1979 ( Taksim Davası)
- DURAL, Mustafa/ ÖZ, Turgut: Türk Özel Hukuku, Cilt IV, Miras Hukuku, 4.Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2009 (Miras Hukuku)
- GÖKTÜRK, Hüseyin AVNİ; Türk Miras Hukuku, 3.Kitap Miras Hukuku, Ankara, 1947
- İMRE, Zahit: Türk Miras Hukuku, 2. Bası., İstanbul, 1968.
- İMRE, Zahit/ ERMAN, Hasan: Miras Hukuku, 6.Bası, İstanbul, 2006
- İNAN, Ali Naim/ ERTAŞ, Şeref/ ALBAŞ, Hakan: Türk Medeni Hukuku, Miras Hukuku, 7.Bası, Ankara, 2008
- KILIÇOĞLU, Ahmet Mithat: Miras Hukuku, 2. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007
- KÖPRÜLÜ,Bülent:Toprak Hukuku Dersleri, Cilt I, İstanbul, 1958
- OZANEMRE YAYLA, H.Tolunay; Mirasın Paylaşılması, Turhan Kitabevi, Ankara, 2011
- OĞUZMAN, M.Kemal : Miras Hukuku, 6.Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul,1995
- OĞUZMAN, M.Kemal/ SELİÇİ, Özer/ OKTAY-ÖZDEMİR, Saibe: Eşya Hukuku, 12.Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2009
- ÖZTAN, Bilge; Miras Hukuku, 4. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara,2010
- SAYMEN, Ferit Hakkı: Medeni Kanunumuzda Köylünün ve Ziraatın Yeri, MK’nın XV. Yıl Dönümü Armağan, İstanbul,1944
- Web Siteleri
www.kazanci.com / www.palmiye.com / www.filozof.net