KİRA HUKUKUNDA DAVA ŞARTI ARABULUCULUK

5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete ile yayımlanan 7445 sayılı Kanun, Kira Hukuku alanında önemli bir yenilik getirmiş ve anılan davalar öncesinde arabulucuya başvurmak zorunlu kılınmıştır. Yapılan değişiklikler 1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girecek ve bu tarihten sonra ilamsız icra yoluyla tahliye davaları dışındaki kira hukuku uyuşmazlıklarına arabulucular önünde çözüm aranacaktır.

Kira hukuku alanındaki; kira bedelinin tespiti ve uyarlaması davaları, kira sözleşmesinin feshi ve tahliye davaları, bunlarla ilgili alacak ve tazminat talepli davalar Türk Hukuk Sistemi içinde önemli bir yere sahip bulunmakta ve her yıl bu konularda mahkemeler önünde binlerce dava görülmektedir.

Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik gelişmelerle paralel olarak kiracı-kiralayan arasındaki bu türden uyuşmazlıklarda hatırı sayılır artışlar görülmüştür. Adalet Bakanlığı tarafından geliştirilen “Yargıda Hedef Süre” uygulaması ile yargılama sürelerinin kısaltılması amaçlanmakla birlikte, Mahkemelerin artan iş yükü karşısında hedeflenen sürelerde davalar bitmemekte, bitmeyen yargılamalar da bitmeyen uyuşmazlıklar anlamına gelmektedir. Konumuz özelinde; kiracı ile kiralayan arasındaki uyuşmazlık yargılama süresince sürmekte, bu süre zarfında taşınmazın eskimesi, zarar görmesi, borçlarının ödenmemesi, kira bedelinin tahsil edilememesi gibi pek çok yeni problemleri de beraberinde getirerek sorun kartopu gibi büyümektedir.

Kira hukukunda dava şartı arabuluculuk nasıl işleyecek?

Kamuoyunda 7. Yargı Paketi olarak bilinen ve 5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete ile yayımlanan 7445 sayılı Kanun, Kira Hukuku alanında önemli bir yenilik getirmiş ve anılan davalar öncesinde arabulucuya başvurmak zorunlu kılınmıştır. Yapılan değişiklikler 1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girecek ve bu tarihten sonra ilamsız icra yoluyla tahliye davaları dışındaki kira hukuku uyuşmazlıklarına arabulucular önünde çözüm aranacaktır.

Arabuluculuk, yargılama faaliyetine nazaran çok daha az masraflı bir çözüm yolu olup, yine yargılama faaliyetine göre çok daha hızlı ve etkin bir yol olarak göze çarpmaktadır. Öyle ki; kira hukuku alanındaki bu uyuşmazlıklar arabulucuya başvurduktan itibaren üç hafta içinde (zorunlu hallerde en fazla dört hafta) çözüme kavuşacak, ayrıca yargılama faaliyetinde olduğu gibi harç, pul bedeli, keşif ücreti, avans, masraf gibi hiçbir harcama da gerektirmeyecektir. Anlaşma halinde taraflar (asgari ücret tarifesine göre belirlenen) arabuluculuk ücretini ödemek dışında mali bir külfete girmezler. Hatta anlaşma sağlayamadıkları durumda bu ücret de Devlet tarafından karşılanır.

Uyuşmazlığın tarafları arabulucu önünde anlaşmaya varırlarsa, düzenlenecek anlaşma belgesi için arabulucunun görev yaptığı yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesinden icra edilebilirlik şerhi alınabilecek ve bu şerh ile birlikte anlaşma belgesi tıpkı mahkeme hükmü gibi işlem görmeye başlayacaktır.

Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda arabuluculuk, sadece zaman, iş yükü ve maliyet tasarrufu açısından değil, aynı zamanda tarafların aralarındaki husumetin çözüme kavuşturulması açısından da oldukça önemli bir işleve sahiptir. Bir yargılama sonunda verilecek mahkeme kararı, uyuşmazlığın taraflarından en az birini ve çoğunlukla da her iki tarafı tatmin etmemekte, yargılama süresince sürdürülmek zorunda kalınan kiracı-kiralayan ilişkisi mevcut sorunların büyümesine ve yeni uyuşmazlık konularının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Ancak kısa sürede tamamlanacak bir arabuluculuk süreci sayesinde bu olumsuz sonuçlar doğmayacak, her iki taraf da menfaatine en uygun çözüm yolunu bulmuş olacak, böylece dostça el sıkışarak masadan kalkan taraflar arasındaki husumet de kendiliğinden sona ermiş olacaktır.

Sonuç olarak, kira uyuşmazlıklarında mahkemeye başvurmadan önce arabuluculuk yoluyla çözüm arama zorunluluğu Türk Hukuk Düzeni açısından oldukça önemli bir adım olarak görülmektedir. Bu sayede hem zamandan hem de maddi yönden tasarruf edilecek, hızlı ve kalıcı anlaşmalar sayesinde toplumsal barışa da katkı sağlanacaktır.